Kahramanmaraşlı eğitimci, yazar Metin Acıpayam'ın MAZİDEN GÜNÜMÜZE, GÜNÜMÜZDEN MAZİYE UZANAN SES isimli yazısıdır.
Türk kültürünün eşsiz ve narin alanı MUSİKİ sanatını; yaşama, yaşatma, anlama, yorumlama, manasını kavrama, feyzini idrak edip, derinliğiyle yoğrulma…
Tüm bunları hayatının mihenk noktası kabul eden bir sanatkârdan bahsetmek istiyorum; Bu isim; Mehmet Bülent Paköz. Yunus Emre’nin ‘ölenler beden imiş / Aşıklar ölmez’ niyazına ortak; ölen, pörsüyen, eskiyen tüm şeylerden vazgeçme cesaretini gösteren, ‘aşık olma’ derinliğiyle ebedi sırrı kuşanmak isteyen Mehmet Bülent Paköz, bunu hayatında tek şeyle yapabilirdi. Bu ‘şey’ –dikkat edin’ ‘şey’ diyorum. Yani meçhul, gizli ve sır olan o ‘şey…’ Peki nedir bu bilinmez olan şey? Tabi ki; Musiki…
Musikinin dış ahenginde var olan matematiksel gerçekliği, iç dünyasında soyut gerçeklikle buluşturmak isteyen Mehmet Bülent Paköz, musikinin bu inceliklerini anladığı günden beri, dur durak bilmeyen, koşan, koşturan ve bu sırrı idrake meyyal bir varlık olmak isteyen bir gönül adamı.
Sıfır (0)’ın yokluğundan –yani yüzeysel olan hayattan- vazgeçen, 1’in, yani; varoluşun emsalsiz derinliğiyle derinleşen kişiler, musiki denizine düşer. Bu deniz anlamlar dünyasının denizidir. Hep birlikte bu denizde temizlenme sırrıyla…
Yeşilçam Şarkılar Konseri
Yazımızın başlangıcında bir tarih verdim. 22 Mayıs 2022 tarihi… Bu tarihte Kahraman şehirde oldukça sanatsal ve enfes bir organizasyon planlandı. Bu organizasyonun ismi; Yeşilçam Şarkılar Konseri. Bendenizin sunumu, Mehmet Bülent Paköz’ün şefliğiyle icra edilen konserimiz, ‘toplumumuzu birleştiren’ Yeşilçam ruhunu günümüze taşıyan estetiksel bir çalışma olmuştur.
Toplumumuzun hafızasında hala diri olan yıllar önceki film müziklerini günümüze taşıyan Yeşilçam Şarkılar Konseri, sanatsever dinleyiciler tarafından oldukça sevildi. Mehmet Akif Kültür Merkezinde yapılan konserimizin saati 20.30’du. Başlar başlamaz, musikimizin; naif, hikmet, enfes dünyasıyla hemhal olduk, göklere halılar döşedik, bulutlara yükseliverdik. Şair Nesimi’nin sözlerinin buğusuna giriverdik; “Kah çıkarım gökyüzüne seyrederim alemi / Kah inerim yeryüzüne seyreder alem beni.’
İşte bu duygularla kürsüye çıktım.
“Çok kıymetli misafirler Büyükşehir Belediyemizin katkılarıyla Akşam Sefası Türk Sanat Müziği Derneği olarak hazırladığımız Yeşilçam’dan şarkılar konserine hoş geldiniz.”
Salonda alkış tufanı. Biraz teknik ve teorik bilgi verdikten sonra sazende ve hanendeleri sahneye davet ettim. Daha sonra karizmatik adam; Şefimiz Mehmet Bülent Paköz sahnede yerini aldı.
İlk Parça İlk Heyecan
Hicaz makamı. ‘Senede Bir gün” parçası. Âşıkların aşkını dile getiren, bazen acı, bazen hüzün, bazen de narin titreyişin makamıdır Hicaz. Seyircilerle koronun ender uyumu. Sayın Paköz ’ün hassas yönetimi ve ilk icranın oldukça güzel seslendirilişi.
İkinci Parçada Tok Sesli Bir Solist
Solist Celal Ceren, tok sesi, ağırbaşlı hareketleriyle tüm mimikleri, ‘musikişinas ruhun’ ağırlığını bizlere gösterdi. Aydınlık olsun yüreği değerli büyüğümüzün.
Üçüncü Parça Koro Eser
Üçüncü parçamız, “Gönül penceresinden ansızın bakıp geçtin” eseri. Yine koro, yine dinleyiciler uyumu. Tüm salonun katılımı ve koro… Ama tek ses ahengi, şaşmamak mümkün değil.
Dördüncü Eser; Zarif Bir Hanımefendinin Sesinden
“Ey kız balık mı aldın, yoksa koca mı aldın /
Kör müydü gözlerin, oh oh mini kız, onu gece mi aldın.”
Zarif bir hanımefendinin narin sesinden “Kara Gözlüm filminden Balıkçı kızı Azize.
Solistimiz; Gül Gebel. Tebrik ve takdir ediyorum.
Beşinci Eser; Damarın Kanında Sevgiliyi Arayan Bestekârın Parçası
Güfte ve Bestesi Sinan Subaşı’na ait olan; Sen uzaklarda değil, damarımda kanımsın. Ben sensiz yaşayamam, hayatımsın canımsın.” Parçasından sonra bestekârın lakabı; “Damarın Kanında Sevgiliyi Arayan Bestekâr.” olarak kalmıştır. Solistimiz Zekiye Atakan’dı. Enfes sunumuyla hepimize ‘damarımızın içinde bizleri yalnız bırakmayan aziz sevgiliyi’ hatırlattı. Teşekkür ediyoruz.
Sakıp Atılgan’a Dair
Kendisini tanımaktan son derece mutlu olduğum bir değer, bir büyük, bir üstat; Sakıp Atılgan. Sakin ve kibar tavrı, bizlere ‘musikişinas nasıl olur?’ sorusunun cevabını verici mahiyette. Solisti olduğu parça; Segah bir eser; “Kıskanırım Seni Ben.”
İlk Düet
Düet, iki ya da daha fazla ruhun, sesin, yorumun tek ruhta bileşimidir.
İki ses, tek ruh; “Solistlerimiz Kübra Çelik ve Mehmet Ali Ciğer…”
Parça; “Gurbet içimde bir ok, her şey bana yabancı. / Hayat öyle bir han ki, acı içimde hancı.”
Oldukça başarılı, salon musikinin hüznüne ortak olmuş bir vaziyet içerisinde her bir surette tatlı-acı bir gülümseme…
Ve Uşşak Makamı, Aslında AŞK Makamı
Uşşak makamı; “Sevemedim kara gözlüm seni doyunca, hep kıskandım seni elden yıllar boyunca.”
Aşkın makamı Uşşak. Hasretin, özlemin… Sevgiliye ulaşamayıp, kendi benliği içerisinde kıvranan ruhun hazin ve narin seslenişi…
Solistimiz Tuğba Eryılmaz Topal, Uşşak makamının acı dolu dünyasını, titrek bir o kadar da naif bir yorumla hissettirdi ruhumuza, kendilerine teşekkürü borç biliyorum.
İKİNCİ BÖLÜM
İkinci bölüm, Kürdilihicazkâr makamında bestelenen;
“Dert bende, derman sende, aşk bende ferman sende
Öldüren güldüren, her gün ağlatan kalp sende.” parçasıyla Solist Arslan Gök.
Arslan Bey’in sesi üst perdeden, üstten alta narin iniş… Teşekkürler efendim.
YİNE KÜRDİLİHİCAZKÂR VE ENFES YORUM
Kürdilihicazkâr makamında bestelenen sıradaki eser;
“Seni benden alamazlar, inan benim canım sensin,
Gidemezsin, gidemezsin nasıl sevdim bilemezsin.”
Bu şarkıyı çok seviyorum. Nefis bir sahipleniş öyküsü.
Solistimiz; Elif Zişan Türkmen. Enfes yorum, nefis parça. Solistimize teşekkür ederim.
İKİNCİ DÜET, BİR HAYALİN GERÇEKLEŞMESİ
Nihavent makamında bestelenen sıradaki eser;
“Her şey bitmiştir artık, yolumuz ayrılıyor.
Senin de benim gibi, yüreğin kan ağlıyor.”
Konserimizin ikinci düeti.
Solistlerimiz; Elif Zişan Türkmen ve Mehmet Bülent Paköz.
Elif Zişan Türkmen’in bir hayali varmış. Mehmet Bülent Paköz ile düet yapmak. Nihayet bu düet, bu hayalin gerçekleşmesiymiş aynı zamanda. Tebrik ve takdir edilesi bir düet oldu. Şefimize ve kıymetli hanımefendiye teşekkür ederiz.
NİHAVENT MAKAMININ KEYİFLİ DÜNYASI VE GENÇ SOLİST
Nihavent makamında bestelenen sıradaki eser;
“Benden sorsan ummanlardır derdim, hani gözlerin var ya.
Bülbülleri susturup dinlerdim, tatlı sözlerin var ya.”
Nihavent makamı öyle keyiflidir ki, tüm acıları potasında eritir. İnce söyler, naif dile getirir. Nihavent durağı, rast perdesi. Nihavent seyri - Bazen çıkıcı bazen inici gibi bir biçimde başlarsa da, hemen inici-çıkıcı hale dönen bir seyir. Nihavent dizisi, buselik makamı dizisinin rast perdesindeki şeddi.
Solistimiz Melda Tanır. Sesi ve duruşuyla etkileyici. Musiki ile daima genç kalmaya aday olan bir genç Solist. Teşekkür ediyorum.
VE SAHNE ASSOLİSTİN
Tek hayali çocuk korosu kurmak olan Mehmet Bülent Paköz, bu hayalini gerçekleştirme adına, çocukları çalışmalarının merkezine koyan bir çocuksu ruhun adı.
Bu konserde, gayet orijinal bir fikir olmuş bu. Konserin son parçası ‘Assolistlik’ unvanıyla minik yürek Simay Tanır’a layık görülmüş.
Nihavend makamında bestelenen;
“Onda bunda şundadır, şunda bunda ondadır.
Mavi boncuk kimdeyse, benim gönlüm ondadır.”
Parçasıyla Assolistimiz salonu coşturdu. İnsanlar ‘neden bitiyor ki’ nidasına girdi. Fakat, tüm güzelliğin bir süresinin olduğu gibi, bu güzellikte bu parçayla bitmeliydi.
İşte böyle bir nihayete erdik o gece.
“Gönlüm seni sevmekle nihayet bulacaktır ey musiki!”
Destekleri için;
Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’ne sonsuz teşekkürler.
Şefimiz, Mehmet Bülent Paköz’e, tüm sazende, hanende ekibine müteşekkir olduğumu beyan ederek sözlerime burada son vermek istiyorum…
Yorum Yazın